27 Kasım 2010 Cumartesi

Berber Sorunu

Bu konu hakkında da yazmadan edemeyeceğim açıkcası. Bakınız sevgili gençler eğer ki bir Erasmus öğrencisi isen 10 aylık Erasmus hayatının önde gelen sorunlarından birisi de berber konusudur. Bir çok Erasmus öğrencisi saçını kendi kesiyor ya da arkadaşına kestiriyor. Gülmeyin olm bildiğin arkadaşına kestiriyor! Hatta bazıları sırf saçını kestirmek için bir haftasonu ülkesine dönüyor. (bkz: Polonya)

E iyi de neden millet Almanya'da berbere kuaföre gitmiyor ? Anlatayım hemen; şimdi sevgili okur burada kuaförler, berberler son derece pahalı. E açıkcası bir Erasmus öğrencisi o kadar parayı da berbere vermek istemiyor  aynı zamanda  bu kadar pahalı olmasına rağmen kesim işi bittikten sonra aynaya baktığınızda gördüğünüz manzara içler acısı...

 Benim haftasonu ülkeme dönme gibi bi imkanım yok, saçlarımı arkadaşlarımın ellerine ya da kendi ellerime  teslim edecek kadar cesaretim de yok o yüzden sevgili okur ben saçlarımı 10 ay boyunca uzatmaya karar verdim. Açıkcası ilk defa böyle bir karar alıyorum, 10 ay çok uzun bir süre, 10 ay sonra neye benzerim ne olurum inan bilmiyorum ama uzatıcam kararlıyım şu anlık. Sakal olayına gelince, sakallarıma yaklaşık bir 3 senedir hiç jilet vurmadım yani yüzümde hep sakal vardı. Türkiye'de iken hem berber muhabbeti için hem de sakallarımı kestirmek için ayda bir berbere uğrardım ama burada her ay sakal kesimine 5-10€ arası bir para vermektense gittim 20€ verip bir makine aldım. Grundig marka gayet de işimi görüyor şimdilik haftada bir kendim kesiyorum evde. Makine bozulana kadar aynen devam...

Bu arada Almanya'daki Türk berberleri hakkında ilginç bir olay anlatmak istiyorum. Yine hep beraber Erasmuslularla buluşmuştuk fakat aramızda yeni biri vardı. Hangi ülkeden olduğunu tam hatırlayamıyorum şu anda fakat Meksika yada İspanya olabilir. İşte tanıştık, isimler söylendi, konuşuldu sonunda nereden geliyorsun sorusu sorulduğunda Ben Türkiye dedim ve bana yüzünü göstererek neden bunlar düz değil dedi. Lan diyorum bu çocuk neden bahsediyo. Sonra anladım favorilerden bahsediyomuş. Dedi Almanya'da tanıştığım her Türk'ün favorileri böyle ince dümdüz. (Şimdi anlatamadım nası olduğunu ama böyle ipince, uzun, dümdüz işte şimşek gibi. Heh! O günden sonra sokakta yürürken falan hep dikkat etmeye başladım, Almanya'daki Türk berberlerinde bir hastalıkvmıdır bu  gençler arasında moda mıdır anlamadım ama gerçekten yüzde doksanının favorileri öyle dümdüz...

Allah herkese şimşek gibi favori nasip etsin... Hadi bakalım kalın sağlıcakla

25 Kasım 2010 Perşembe

Ve Berlin'e Yılın ilk Karı Düşer

Sevgili dostlar gün itibariyle Berlin'e yılın ilk karı düşmüş bulunmakta. Yalnız işin komik tarafı dün tam denize girilecek bir hava vardı. Şaka yapmıyorum, gerçekten çok ciddiyim hadi denize gidelim deseler çıkar giderdim o derece bi hava vardı yani sonra yattık kalktık bir de baktık ki etraf bembeyaz olmuş. E arkadaş bu kadar da saçma ruh halinde olunmaz ki sen insanların psikolojisini hiç düşünmeden kafana göre birgün güneşli birgün karlı olursan insanlar ne yapsın? Sonra yok efendim Almanlar niye deli. Yok lan deli olanlar Almanlar değildi sanırım. Her neyse...



Dostlar şunu da belirtmek istiyorum; bu aralar havalar gerçekten çok soğuk seyrediyor hatta dışarıya beresiz çıktığınız zaman yaklaşık on dakika sonra birisi kulağınıza bir fiske vursa kulağınız tam ortasından kırılır garantisi var denendi onaylandı.

Yılın bu ayları bu kadar soğuksa Ocakta, Şubatta ne yapacağımız bilinmez. Bu kadar soğuğa hazırlıklı gelmedim ama şmdiden bazı önlemler almaya başladım açıkcası sana komik gelebilir ama kayakçıların içlerine giydiği termal içliklerden aldım. (terletmeyen, vücut ısısını koruyan, dışarıdan içeriye ıslaklığı geçirmeyen, terin dışarı atımını kolaylaştıran bir içlik kendileri). Çok da güzel bi para bayıldım kendilerine ama kesinlikle işe yarıyor tavsiye edilir.

Sevgili dostlar bu yazı da burada sona erdi bir sonrakinde görüşmek üzere hadi kalın sağlıcakla...

21 Kasım 2010 Pazar

Google

Sevgili dostlar an itibariyle baktım Google amcaya "Berlin'de Erasmus" diye sorduğumuzda size sunulan yaklaşık 314000 sonuçtan ilk sıradayız. Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler. Aynı zamanda blogumun bugüne kadar 402 kişi tarafından izlenmiş olması ve bu 402 kişiden 22 kişinin de şu ülkelerden olması da ayrı bir güzel:

Amerika Birleşik Devletleri 6
Çek Cumhuriyeti 4
Rusya Federasyonu 4
İspanya 2
İtalya 2
Singapur 2
Belçika 1
Bulgaristan 1

Bu istatistikleri görmek ve Almanya'da Erasmus yapmak isteyip de blogumu okuyan okurlardan bana teşekkür mailleri gelmesi gerçekten beni çok mutlu ediyor sevgili okur. Teknik olarak blogun yazılma amacına ulaştığını gösteriyor, ayrıca an itibariyle blogu kolaylıkla paylaşabilmeniz için Facebook ve Twitter'da paylaş gadgetini eklemiş bulunmaktayım. Oradan da şey yaparsınız.

Hadi bakalım kalın sağlıcakla...

VHS (Die Berliner Volkshochschulen)

Evet sevgili dostlar yaklaşık olarak iki hafta önce bir almanca kursuna başladım sizlere bundan biraz bahsetmek istiyorum.

Normalde bu kurs göçmenler için Federal Alman yasaları çerçevesinde sunulan bir olanak. Aynı zamanda kurs A1-B1 aralığında toplam 645 ders saatinden oluşuyor ve bunun 600 saati dil kursu kalan 45 saati de oryantasyon kursu olarak veriliyor. Oryantasyon kursu çerçevesinde Almanya’nın yakın dönem tarihi, Alman hukuksal düzeni ve kültürü hakkında bilgi ediniyorsunuz ve kursun sonunda bu oryantasyon kursunda öğrendiğiniz bilgilerden de bir sınav oluyorsunuz (oryantasyon kursu zorunlu değil.).

" E biz göçmen değiliz, sadce Erasmus öğrencisiyiz! Biz bu kurstan faydalanamayacak mıyız ?" Faydalanabileceksin tabi ki sevgili dostum bakınız o da şöyle işliyor; sen illa ki bu 600 ders saatinin tamamını almak zorunda değilsin .Bilindiği gibi kurslar (A1.1-A1.2) ( A2.1-A2.2) (B1.1-B1.2) olarak düzenlenmektedir bu durumda siz bu aralıktan istediğinizi seçip kursa katılabiliyorsunuz evet yanlış duymadınız bu kursa katılmak için herhangi bir sınava girme zorunluluğunuz bulunmamaktadır fakat sevgili dostlar bu sınava girmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Yoksa benim seviyem bu deyip de girdiğiniz kursta hocanız size"senin seviyen burası değil ki neden buradasın? Senin bir üst seviyede olman gerekiyor." diyebilir. Sonra kendinize bir üst level ararken bir de bakarsınız ki üst seviyedeki kurs sizden bir ay önce başlamış, efendime söyleyeyim yenisi de 2 ay sonra başlayacak e dolayısıyla seviyenizi değiştiremezsiniz ve hocanız size bu sefer de ''neyse artık bu kursa devam et en azından tekrar etmiş olursun.'' diyebilir. ( evet başıma geldi ve bu kur için 110€ ödemişken e hadi devam edeyim madem demekten başka bir çare de kalmıyor elinizde) o yüzden bu snava girmenizi kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ediyorum.

Bu arada 110€ demişken bakınız bu kurs Erasmus öğrencileri için 110 € bunu da arada söylemiş olalım. Aynı zamanda kurs ücreti saat başına 1€ diyebiliriz sevgili dostlar bu da şu demek oluyor; isterseniz yoğun kurs alabilrsiniz (hafta içi her gün, 9:00-13:00 saatleri arasında) isterseniz de normal kurs alabilirsiniz (haftada 3 gün 15:30-18:45 saatleri arasında) fiyat değişmemektedir yukarıda da dediğim gibi saat başına ücret ödüyorsunuz. Aynı zamanda B1 seviyesini bitirdiğiniz zaman ücretsiz B1 dil sertifikası sınavına girebiliyorsunuz ve eğer başarısız olursanız tekrar girmek yine ücretsiz!

Şuna da değinmek istiyorum sevgili okur bu kursta okutulan kitap "Heuber" ve bu kitaba da ayrıca 13€ ödüyorsunuz ve kitap birçok güzel alıştırmadan oluşan bir Cd ile size geliyor.

Sonuç olarak ''bu kursu tavsiye eder misin?'' diye soracak olursanız tavsiye ederim ama tek bir dezavantajı var sınıfta 20 kişisiniz bu da pek hoşuma gitmedi açıkcası.

Neyse hadi kalın sağlıcakla...

16 Kasım 2010 Salı

Mayday Mayday

   Öncelikle size bir ön bilgi vermek istiyorum. Bakınız Almanlar İngilizcedeki "th" sesini tam telafuz edemiyorlar şöyle bir örnek verelim; mesela "The cinema" İngilizce telafuzu tam olarak şöyledir "Dı sinıma"  gerçi böyle de komik oldu ama söylemek istediğimi anlatıyor sanıyorum. Neyse devam edelim, işte Almanlar bu "th" sesini tam telafuz edemediklerinden şöyle söylüyorlar efendim " Sı sinıma" ya da " Zı sinıma" bu iki sesi de bir Almanla İngilizce konuşurken çokça duyarsınız. Heh...

Bugün arkadaşımla muhabbet ederken bu olayın çok komiğime gittiğini, hatta bazen önemli yerlerde İngilizce konuşurken çok zorlandığımı, gülmemek için kendimi zor tuttuğumu söylediğimde ''o zaman sana bir şey anlatayım mı?'' dedi ve Youtube'da yayında olan bir videodan bahsetti. Daha sonra bir Alman aksanıyla videoyu anlatmaya başladı. İnan bana sevgili okur gün boyu güldüm hala da hatırladıkça gülüyorum.

Bakınız sevgili dostlar hikaye şu şekilde başlıyor:

Alman bir sahil güvenlik memuru yeni işine başlamıştır ve işteki ilk gününde aniden bir acil yardım çağrısı alır...

Mayday Mayday we are sinking...

 Devamı videoda .. :)

Odamı Değiştiriyorum

Sevgili dostlar daha önce odamın ne kadar büyük olduğundan ve benim bu büyüklükteki bir odaya ihtiyacım olmadığından (bakınız odanın 3/4 lük kısmı boş), bu odaya bu kadar parayı boşu boşuna vermek istemediğimden, ev arkadaşlarımın ne kadar pis insanlar olduğundan, elli kere söylememe rağmen ne temizlik yapıp ne başka bir şeyle uğraşmadıklarından, bu sebeple mutfağı kullanamadığımdan, banyoyu kullanırken 2 kere düşündüğümden ve tüm bunlardan dolayı odamı değiştirmek istediğimden sizlere bahsetmiştim.

Bakınız şimdi ne oldu;

Artık evin bu kadar kirli olmasından ve bu kadar pis bir ortamda yaşamaktan resmen sıkılmıştım o kadar söylememe rağmen ev arkadaşlarım kıllarını kıpırdatmıyorlardı, en sonunda dayanamayıp, gidip yurdumuzdan sorumlu hanımefendiye(!) şikayet ettim. O da hausmeister beyefendiye(!) durumu iletmiş ve o gün posta kutusunda tüm ev halkına yazılmış bir ileti buldum ''ev çok pis temizleyin!'' tarzında bir şeyler yazıyordu. 4 gün içerisinde bu temizliğin yapılmaası gerekiyordu fakat gelin görün kimse kılını kıpırdatmadı. ''E sen neden temizlemiyorsun lan sen o evde yaşamıyormusun? ''diyenleriniz olabilir. Bu soruyu soran arkadaşlar bi siktirsin gitsin çok afedersin de sürekli milletin pisliğini mi temizleyelim olm ! (Bir kere temizledim, hayvan gibi zamanımı aldı. Temizledikten sonra herkesi uyardım, kapılara yazılar astım, listeler yaptım vs. ama kimse tınlamadı. Ayrıva bir de bunun üstüne o kadar uğraşıp temizlediğim ev iki gün sonra yine aynı hale geldi.Bu sorunlardan daha önce bahsetmiştim tekrar değinmek istemiyorum nelerle uğraşıp neleri temizlediğime önceki kayıtları açıp okuyabilirsiniz.

Her neyse efendim gelelim konumuza, 4 gün sonra Hausmesiter posta kutusundaki kağıdı alıp getirip banyo kapısına benim kağıtları astığım yerin hemen altına asmış. Bunun üstüne tam bir hafta geçti sevgili dostlar bi hafta sonra eve bi geldim baktım Vietnamlı arkadaş evi baştan aşağı temizlemiş burdan kendisine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz(!) Diğer Bangladeşli arkadaştan hiç bahsetmek istemiyorum.

Sevgili dostlar tüm bunlar olurken geldiğimden beri ben yurdumuzdan sorumlu hanımefendiye(!) sürekli odamı değiştirmek istediğimden bahsediyordum, gidip kontratımı da iptal etmiştim ve bana yeni bir oda bulacağına dair söz vermişti ve buldu da... Şimdiki odamdan daha küçük ve aylık 150 € ödeyebileceğim bir oda bulduğuna dair bir mail attı bana fakat bu odaya ocak ayının ilk günü geçebileceğimi söyledi. Bulduğu odanın sahibiyle gidip konuştum adam kasım ayının sonunda çıkmak istediğini söyledi. Ayrıca odayı ve evi gördüm gayet iyi, güzel, temiz bir ev ve yeteri kadar büyük bir oda tamam dedim olur ben kiralayayım burayı. O zaman yanıma gelin konuşalım dedi. Neyse efendim bugün gittim yanına dedim böyle böyle ocak ayında geçebilirsinz demişsinz ama ben mutfağımı kullanamyorum, banyomu kullanamıyorum vs. tüm sorunları saydım. Fakat 3 ay beklemek zorundasınız kural böyle dedi. Dedim ben odanın şuanki sahibiyle konuştum bu ayın sonunda çıkmak istiyormuş. Eğer ki sorun paraysa ben bu ay için de 200€ ödeyeyim yeni odama geçeyim dedim bir ay boş kalacağına ben oturayım dedim. Tamam o zaman haklısın dedi 200€ ödemene de gerek yok 1 Aralıkta yeni odana geçebilir ve Aralıktan itibaren 150€ ödemeye başlayabilirsin dedi. Yeni kontratı getirdi eskiyi yırttı yeniyi de imzaladık. Sonuç olarak artık resmi olarak yeni odamın kontratını elimde bulundurmaktayım.

Demek istediğim dostlar böyle bir amacınız var ise peşini bırakmayınız yurdunuzdan sorumlu kişiyi maillere boğunuz vs vs. sürekli üstüne gidiniz.

Hadi bakalım sağlıcakla...

Ausländerbehörde ve Bürgeramt

Tekrardan merhabalar sevgili dostlar sizlere daha önceden de Bürgeramt hakkında biraz bilgi vermiştim fakat aynı başlık altında bulunsunlar diye bu yazıma Bürgeramt'ı da dahil ediyorum.

Bürgeramt





Bakınız değerli okur Bürgeramt bizdeki muhtarlık gibi bir yer oluyor. Buraya nerede oturduğunuzu bildiriyorsunuz, yani residence registration yapıyorsunuz. Onlar da size bunun karşılığında Anmeldebestätigung veriyorlar. Bir nevi ikamet belgesi diyebiliriz.

Bakınız önemli bilgi, Bürgeramt'a ülkeye giriş yaptığınız andan itibaren bir hafta içinde gidip adresinizi bildirmeniz gerekiyor. Ayrıca buradan aldığınız bu Anmeldebestätigung size ülkeden çıkış yapana kadar lazım olacaktır kesinlikle saklayınız. Aynı zamanda dostlar Bürgeramt'a gidip saatlerinizi orada harcamak istemiyorsanız sabah erken saatlerde gidiniz. Gittiğinizde sıra numarası alıp sırada bekleyebilir ya da numaratöre cep telefon numaranızı verebilirsiniz sıranız geldiğinde numaratör size otomatik msj atacaktır.

Sıranız geldi içeri girdiniz görevli sizden pasaportunuzu ve kira kontratınızı isteyecek ve geri kalan herşeyi memur halledecek. Sevgili okur belgeni aldıktan sonra adını soyadını vs. her bilgiyi kontrol et çünkü yanlış yazabiliyorlar daha sonra tekrar gidip sırada saatler harcamaman için önemlidir. (Her sikimsonik şey gibi bu da başıma geldi tabi ki şüphen olmasın!)

Ausländerbehörde

Evet gençler bakınız burası gayet önemli Erasmus'a başvurduğunuzda size 90 günlük  D tipi Mult vize veriyorlar. "Ee biz 10 ay kalacağız neden 3 ay vize veriyorlar ki ?" diyen sevgili sabırsız arkadaşım bu yazacaklarım senin için iyi dinle. Şimdi sen 3 aylık vizeni aldın, ülkeye giriş yaptın daha sonra ülkeye giriş yaptığın andan itibaren 3 ay içinde Ausländerbehörde'ye gidip vizeni uzatman gerek bir nevi oturma izni alman gerek Almanca ismi Aufenthaltserlaubnis. 

Peki bunu nasıl yapacaksın? Bu işe önce sabah saat 6'da Ausländerbehörde'nin kapısında olmakla başlayabilirsin çünkü bana kimse söylemedi bunu, çok afedersin saat 7'de gittim ve işlerimi tam 3 saat içinde hallettim saat 10'da bitti işim!! Evet sıra gelmedi çünkü sabahın 7'sinde bile bir sürü insan sırada bekliyordu. Bu arada yanlış anlaşılma olmasın Ausländerbehörde o gün 7'de açılıyordu.

Bakınız bunlar açık günler ve saatleri
Montag07:00 Uhr - 14:00 Uhr
Dienstag07:00 Uhr - 14:00 Uhr
Mittwochgeschlossen
 Donnerstag10:00 Uhr - 18:00 Uhr
Freitaggeschlossen

Neyse efendim tamam buraya gideceğiz ama yanımızda götürmemiz gereken belgeler neler ?

 - Üniversitenin size göndereceği yeşil formlardan birtanesi ( Bu yeşil formlar üniversitede hangi dönemlerde hangi fakültede öğrenci olduğunuzu kanıtlayan belgedir efendim. Okulunuza kayıt yaptırdığınız günden yaklaşık 1-2 hafta sonra size gönderilecektir)
-Geçerli bir pasaport
- Bürgeramt'tan alınan belge
- Sağlık sigortanızın olduğuna dair bir döküman (Almanyaya girmeden önce yaptırdığınız 3 aylık sigorta değil buraya dikkat efendim Almanyada yaptırdığınız aylık 60€ ödediğiniz sigorta)
- 2 biometrik fotograf
- Finansal açıdan yeterli olduğunuza dair kanıtınız
-Ve 60€ civarında bir para( Eğer Erasmus bursunuz varsa bu 60 € yu ödemiyorsunuz.!! İsterlerse burs belgenizi gösteriniz)

Evet efendim bütün belgelerimizi de topladık her şeyimiz hazır artık yola koyulabiliriz ama nereye gideceğiz tam adres ne ?

Landeseinwohneramt
Abt. Ausländerangelegenheiten Dienststelle
Friedrich-Krause-Ufer 24
133 53 Berlin
Tel. 030/ 90158-0
http://www.berlin.de/labo/auslaender/dienstleistungen/ Bu adresten de istediğiniz bilgiyi Türkçe olarak bulabilirsiniz

Evet sevgili okur gittik, içeri girdik fakat şimdi ne yapacağız? Önce gidip soyadımızın baş harfine göre nerede bekleyeceğimizi bulacak, daha sonra  bir sıra numarası alacağız tabi ki erken gittiysek çok beklemeden bizi çağıracaklar. İçeri girdiğinizde saat sabahın 7'si olmasına rağmen hayatınızda gördüğünüz en güler yüzlü en şirin memurla karşılaşacaksınız. Daha sonra size bu iş için gerekli belgeyi doldurup doldurmadığınız sorulacak tabi ki doldurmadınız ''hayır'' diyeceksiniz ve size Türkiye'de vize başvurusunda bulunurken doldurduğunuz belgenin aynısını verecekler ve size ''dışarıda doldurunuz, bittiğinde tekrar geliniz'' denecek. Doldurdunuz ve geri döndünüz, memur size sıra numaranızı geri verecek ve uzun bir bekleyişten sonra sıra numaranızı tekrar tabelada görünce gidip vizenizi alacaksınız.

Eğer ki okulunuzun tam olarak ne zaman bittiğini bilmiyorsanız görevliyle aranızda aynen şu diyalog geçebilir

 - E ben okulumun tam olarak ne zaman kapandığını bilmiyorum Erasmusum ben?
 + Aşağı yukarı bir tarih veremezmisin ?
 -Tam tarih olarak yazamam sorun olur mu ?
 +O zaman bir sene yaz gitsin bir şey olmaz.

Memurla aramda bu diyalog tamamen güleryüzlü bir şekilde aynen bu şekilde geçti. Demek istediğim bazı arkadaşlarım en son sınavı ne zamansa o günü yazmışlar böyle bir hata yapıp son gün geldiğinde iki ayağınızı bir ayakkabıya sokmayın derim. Vizenizi uzun alın. Korkmayın, anlatın derdinizi tamamen güleryüzlü bir şekilde sorununuza çözüm arayacaklardır emin olunuz.

Umarım yararlı olmuştur hadi bakalım sağlıcakla...